Sayfalar

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Kütüphane 3-

bunlarda yeni cicilerim
semavere başladım


Dik Halay

Canım malatyamın dik halayı kurban olurum oyununa toprağına taşına
ben sıkıldığımda özlediğimde genelde dinlerim halay dinlerim ve memleketimin tüm halaylarını ezbere bilirim bende ayrı bir meraktır halaylar yaşatmalıyız öğretmeliyiz çocuklarımız milli kültürümüzü bilerek büyümeliler ben böyle büyüdüm


belki memleketimden birileri beni okur dinler benimle yoldaş olur diye ekliyorum buyrun dinleyelim

tüm erzincan elazığ malatya adıyaman doğu ve güneydoğulu kardeşlerime selam yolluyorum ...diğerlerini elbet ayırmıyorum ama içinde memleket sevdası olarak şu halayları dinleyince insan böle oluyor işte :)


26 Temmuz 2013 Cuma

Ne Okuyorum 13



Eylül Akşamları....



Köşe başlarında oturdum elimde bir avuç dolusu gözyaşı 
Hasret pınarı misali.
Ne sevdamı anlatabildi ne de içimdeki bu gizli hasreti
Toprak kokusu var burnumda sanki onu özledim mi?
İşte yağmur şırıl şırıl yağıyor
Gözlerimde ve zihnimde sensizliğin yarası
Islatıyor bedenimi,yüreğimi temizliyor sanki
Gece şahit sevdanla ıslandığıma
Allah şahit bir tek seni aradığıma
Gözlerimde bir tek ,
o bir türlü kavuşamadığım suretin var.
Hep benimlesin sonbahar akşamlarının rıhtımında
Ve  ben hep seninleyim şu yağmurlu eylül akşamlarında....

Yazan Sinem Kurt

Günün Sözü

En Özelimsin




Her gecenin sabaha çıkacağını umur ederek uyumak
Gözlerimi kapadığımda bir tek senin düşüncenle avutmak yüreğimi
Sayısızca yıldızın arasında tek parlayan sensin diyebilmek...
Bir sır gibi dilimde hecesin
Hiç kuramadığım cümle
Hiç ulaşamadığım bir zirvesin
Sen benim ,en özelimsin.....

Yazan Sinem Kurt

Kürk Mantolu Madonna /Sabahattin Ali

Bir kitabın daha sonuna gelmiş bulunmaktayım aynı hızla İskender pala Od kitabına başladım şimdilik iyi gidiyor...




Kürk Mantolu Madonna nicedir okumak istediğim bir kitaptı ,Raif beye hayran kalmamak elimde değil öyle hüzünlü öyle güzel ve temiz bir ruhu var ki bunu kitabın en başından sezdim ,Sonunda yaşadıkları beni çok üzsede insan inanın üzülemiyor bile ya adam resmen kurtuldu diyebildim yani ki genelde ben hüzünlenirim özellikle hayatın getirdiği o en acı olayda .Çok fazla kitabın içeriğine dair size ip uçları vermek istemiyorum
Dili açısından değerlendirecek olursam ilginç bir sürükleyicilik var yer yer sıkılsam da sanırım dilin biraz ağır olmasından yani dönemin yazış tarzına bakılırsa sade bile denebilir ama biz alışmadığımız için .Yazarın kuyucaklı yusufunda sosyal konulara harika değinmişken bu kitap bir istek üzerine yazılmış aşk,hasret ve acı duygularının en güzel örneği diyebilirim

Duygusal bir moddaysanız kesinlikle okunmasını tavsiye ederim o dönemde :)


puanım



alıntılar

Dünyanın en basit ,en zavallı,hatta en ahmak adamı bile,insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!..Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?


"Maria" diye fısıldadım. "Nasıl oluyor da bir insan diğer bir insanı bu kadar çok mesut edebiliyor?.. İnsanın içinde ne müthiş kuvvetlerin saklı olması lazım!


"Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.

Bütün teessürlerimiz,inkisarlarımız,hiddetlerimiz karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık,beklenmedik taraflarınadır.Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?'


" Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum." Kürk Mantolu Madonna

ve en beğendiğim alıntı bu oldu benim
"Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır." 


Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.

Bu karanlık ve sıkıntılı manzara ne kadar güzeldi! İçime çektiğim bu ıslak hava ne kadar tazeydi! Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...

Çek Git Yüreğimden !



Açma yüreğimi zehir akar gözyaşlarımdan,
Dert akar damla damla.
Bakma yüzüme yaşadıklarımı görürsün
Beni bana bırak ki görmeyesin,bilmeyesin
İçimde neler biriktirdiğimi
Taşıyamazsın
Yüklenemeyeceğin kadar
Yük olur omuzlarına
Tutma ellerimi,yakışmaz ellerine
Sevme yüreğimi sevme,
Ki hayat bana öğretsin bir daha sevmemeyi.
Bırak beni yoluma gideyim
Taşıdığım bu yürekle ve
Bu yüreğin taşıdıkları ile bırak
Ve arkanı dön veda etmeden çek git
Bir gemi ve ayrılık türküleriyle çek git yüreğimden sende.....

Yazan Sinem Kurt

duyuru...sildiğim yorumlar için özür dilerim

Arkadaşlar telefondan bğlandığım zamanlarda iki yorumu yanlışlık ile silmiş bulunmaktaym biri çanta biri kütüphane ccicileri konuma yazılmıştı o sebeple ki kişileri bilmediğim için sarılmalarını yanlış anlamalarını istemediğimden dolayı burdan duyuruyorum

25 Temmuz 2013 Perşembe

Çanta alışverişi

yeni bir çanta aldım bakalım sizde beğenecek misiniz ?


zevkimi de görmüş olursunuz hem :) böle zevkleri olan biriyim işte çok cafcaflı şeyler sevmiyorum sade olması lazım nedense kanım ısındı bu çantaya alıverdim normalde çok aşırı alışveriş eden müsrif biri değilimdir çantam varken iki üç tane bir dördüncüsünü almam ama buna dayanamadım :) yazlık bir çantaya ihtiyacım vardı iyide oldu


Kütüphane Cicileri 2




Fırında Kaşarlı Çanak Köfte

500 gr köftelik kıyma
soğan
sarımsak

karabiber
ekmek içi
azıcık sıvıyağ
kaşar rendesi
tuz(köfte için)

aynı köfte yapar gibi tek fark azıcık yağ olmasıdır köfte yapıyoruz içli köfte yapar gibi ortasını avuç içimizde baş parmağımız yardımıyla çanak şekli veriyoruz....siz resimdekinden daha büyük de yapabilirsiniz ki öyle yapın pişince onlar biraz ufalıyor benim ilk deneyimim di fotoğrafladığım.200 derece ısınmış fırına atıyoruz 15 dk sonra bakıyoruz muhtemelen pişmiş olur duruma bakın ,daha sonra rendelediğimiz kaşarları çanak köftelerin içine bolca koyup fırına veriyoruz tekrar üstü kızarana kadar bi beş dk falan daha pişiriyoruz.Ben az pişirdim çünkü eşim gelince tekrar bi ısıtacağım fırını o sebeple tam olarak kızarmadan aldım.Siz misafiriniz varsa zamanı tamsa nar gibi olunca kaşarlar alın ama çok fazla tutmayın çünkü köfteler sertleşir,

Üstüne isteğe bağlı servis ederken kırmızı pul biber atılabilir.

Afiyet olsun

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Ne okuyorum 12


ne zamandır kavuşmayı beklediğim kitabıma başladım hadi bakalım bitirmek ve yorumlamak da nasip olur inşaAllah


Bir Gün / Ayşe Kulin


Kürt kızı olan Zeliha ile Nevra nın yıllar sonra farklı konumlardayken buluşmalarını anlatıyor.Ayşe Kulin okumayı pek sevmesem de bu kitabı bana çok şey kattı hem içindeki güncel tarihi ve siyasi bilgiler hem de insanlık adına çok şey öğreten ve düşündüren bir kitap oldu
Kendimde bir Kürt kızı olarak aslında kürtlerinde ayrım içinde olduğu ve hepsinin aynı olmadığını ,aynı düşüncelerde olmadığını söylemeden geçemeceğim ki ben kürdüm demem,çekindiğimden değil Türkiye topraklarında yaşadığım için Türküm derim kökenimi sölemem gerekirse sölerim kürdüz diye.
Velhasılı kelam kitaba gelirsek ;konusu çok ilgimi çekti,kitap başlarından itibaren beni içine çekti,sürükleyici ve objektif bir bakış açısı ile yazmış yazar.Bazı yerlerde katılmadığım görüşler olsa da genel itibarı ile kitap düşündüklerime çok uyduğu için çok zevk alarak okudum ve bilgilendim.
Yakın tarihe ilgi duyan tüm dostlarımın okumasını isterim.Zelha ile Nevo nun hapishane de ki röportajından ve farklı bakış açılarını gözler önüne seren ortak payda buldurucu Bir Gün geçirmeleri ve o günde yaşananları anlatıyor.
Ben ilk başladığımda çok yorum yürütemesemde sonradan bu gazetecinin Ayşe Kulin ve bu kürt mahkum kızında Leyla Zana olduğunu düşündüm.
Ki öyle olduğu da söyleniyormuş tabi bilemiyorum yada o şekilde düşünülüp kurgulanmış da olabilir.

21 Temmuz 2013 Pazar

ORUCU BOZAN ŞEYLER..

ORUCU BOZAN ŞEYLER..




Ramazan orucunu bozup, yalnız kaza gerektiren şeyler:
1- Boğaza kar ve yağmur kaçması,
2- Astım spreyi kullanmak,
3- Zorla bozdurulmak,
4- Buruna sıvı ilaç koymak,
5- Burnuna kolonya çekmek, [Koklamak bozmaz.]
6- Mukimken oruca başlayıp, sefere çıkınca yiyip içmek,
7- Ud ağacının, amberle tütsülenip dumanının çekilmesi,
8- Başkasının içtiği sigara dumanını isteyerek çekmek,
9- Kulağın içine ilaç damlatmak, kulağı ilaçlı suyla yıkamak,
10- Derideki açık yaraya konan sıvı ilacın sindirim yoluna girmesi,
11- Vücuda ilaç şırınga etmek,
12- İsteyerek, zorlayarak ağız dolusu kusmak,
13- Dişi kanayanın ağzındaki kanı yutması veya tükürükle eşit miktarda karışık kanı yutması,
14- İmsak vaktinin bittiğini bilmeden yiyip içmek,
15- Güneş battı zannederek orucunu bozmak,
16- Dişlerin arasında kalan nohut kadar şeyi yutmak,
17- Buruna çekilen suyun ağızdan çıkması,
18- Abdest alırken boğaza su kaçması, [Hanbelî’de bozmaz.]
19- Kâğıt, taş, pamuk, ot, pişmemiş pirinç gibi ilaç ve gıda olmayan şeyi yutmak,
20- Makattan veya kadınların önden fitil kullanması,
21- Oruçlu olduğunu unutup yediğinde, orucu bozuldu sanarak, bilerek yemeye devam etmek,
22- İmsak vaktinden sonra niyet edenin, gün içinde orucunu kasten bozması,
23- Denize girince veya guslederken makattan su girmesi, [Hanbelî’de bozmaz.]
24- Dil altına konan ilacı emmek,
25- Makata konan pamuğun veya başka şeyin hepsinin içeri girmesi,
26- Vücuda giren ultrason veya endoskopi cihazında ilaç, merhem olması,
27- Lavman yaptırmak, [Mâlikî’de bozmaz.]
28- Özel olarak su buharı teneffüs etmek,
29- Burundan genze giden kanı yutmak,
30- Açlığa veya susuzluğa gerçekten dayanamayarak yiyip içmek,
31- Bayılanı ayıltmak için veya uyuyanın ağzına su akıtmak.

ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER...

ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER...



Bazıları şunlardır:
1- Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek,
2- Ağzına gelen kusuntunun geri gitmesi,
3- Oksijen tüpüyle ilaçsız suni hava vermek,
4- Orucu bozmaya niyet edip de bozmamak,
5- İstemeyerek ağız dolusu kusmak,
6- İsteyerek, zorlayarak biraz kusmak,
7- Sahurda tokluk veren ilaçlar kullanmak,
8- Göze katı veya sıvı ilaç koymak, ıslak lens takmak,
9- Gıybet etmek,
10- Rüyada ihtilâm olmak,
11- Diş çukuruna ilaç koymak,
12- Çiçek, kolonya veya parfüm koklamak,
13- Morfinsiz, iğnesiz diş çektirmek,
14- Yutmadan yemeğin tadına bakmak,
15- Sakındığı hâlde toz ve dumanın boğazdan veya burundan içeri girmesi,
16- Diş çektirince gelen tükürükten az kanı yutmak,
17- Ağzını yıkadıktan sonra, kalan yaşlığı tükürükle yutmak,
18- Dişleri arasında kalan, nohuttan küçük olan şeyi yutmak,
19- Hacamat olmak, kan aldırmak, akupunktur kullanmak,
20- Kulağa su kaçması,
21- Misvak kullanmak, macunsuz diş fırçalamak,
22- Gusletmek, banyo yapmak,
23- İdrar yoluna pamuk koymak, [Şâfiî’de bozar.]
24- Sağlam deriye ilaç, krem, her çeşit yakı, sigara bandı, tokluk bandı koymak,
25- Yaraya imsak vaktinden önce konan sıvı ilacın, imsak vaktinden sonra emilmesi,
26- Yaradan çıkan kan, irin ve benzerlerinin tekrar içeri girmesi,
27- Arı sokması,
28- Dudaktaki yaşlığı yutmak,
29- Banyoda oluşan su buharını teneffüs etmek,
30- Ele iğne batıp, kırığının içinde kalması,
31- Kulağa pamuklu çubuk sokmak, [Şâfiî’de bozar.]
32- Kanayan yere, kanın durması için kan taşı sürmek,
33- Ağza gelen yemeği, balgamı, kusmuğu veya baştan buruna gelen akıntıyı yutmak.

Günün Duası


Günün Odunu

Ver odunu ateşe yansın :)))

yakılan kitaplar yerine keşke bunları yaksalar

Günün Sözü

Günün Karikatürü

benim için tam beni anlatan bir karikatüre denk geldim şuanda tam da özlem ablaya çaykolikliğimden bahsederken


Satranç / Stefan Zweig



"bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnız" demiş stefan zweig 

İlk kitabımdı Elanda dan kazandığım DR kuponu ile almıştım kendisine bir kere daha teşekkür eder onuda burda anımsadığımı hissettirmek isterim 


"butun dostlarima selamlarimi yolluyorum. uzun ve karanlik geceden sonra tanyerinin agardigini gormek insallah onlara nasip olur! ben, cok sabirsizim, onlardan once yola cikiyorum"(petropolis, 22.2.1942)
ertesi gun, zweig olmustu. yasamina son vermek icin hava gazina basvurmustu. bu yumsak ve sarsintisiz intihar bicimi onun yaradilisina da tipa tip uymaktaydi. omru boyunca yaptigi tum yolculuklarda yanindan ayrilmamis olan karisi onu, bu son yolculukta da yalniz birakmamisti...

ilginç bir uzun öyküydü benim için Satranç .Kendisine çeken bir yazım özelliği vardı ,psikolojik yönü ağırdı,hiçlik kavramı içinde coştum da coştum hatta bazı zamanlarda evde tek başıma nerdeyse 16 saatten fazla kalıyorum o zamanlarda bazen aynı hisleri yaşıyorum Dr.B  çok hoşuma gitti böyle bir zeka böyle bir satranç tutkusu harikaydı

 Mirko Czentovic ile Dr.B örneğinde figürlerin diziliminin karşıt politik sistemleri temsil ettiği söylenebilir.Satranç şampiyonu Czentovic ilkelliğiyle “küçük bir Hitler” diyebiliriz.
 Gestapo gözetiminde bir otel odasına kapatıldığında ve Czentovic karşısında bile, aslında hep kendine karşı oynayan ve “siyah olan ben ve beyaz olan ben” olarak kişiliği ikiye bölünen Dr.B de yok olmaya mahkum edilen bir dünyayı simgeler. 

Ayrıca karakterin bir odada kalması ve yaşadıkları hissettikleri anlatılmazdı sanırım bu uzun öyküyü değerli kılan o kısımlardı bana göre,Sonu biraz boş bitti bitişini beğenmedim ama genel itibarı ile biraz gözümde büyütmüş olsam da yine de psikolojik yönü ağır bastığı için güçlü bir kalemi olduğu için yazarı ve eseri Satrançı beğendim diyebilirim.


Hiçlik duygusunu yaşamak hissetmek isteyenler beklentilerini çok yüksekte tutmayarak okuyabilirler.Ben sanırım yazarın diğer kitaplarını da alıp okuyacağım çünkü kendisini tam olarak sevip sevmediğime o zaman karar verebilirim ancak


Allıntılar

*Bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar.

"...Dizlerim titremeye başladı: BİR KİTAP! Dört aydır elime kitap almamıştım ve içinde insanın art arda sıralanmış sözcükler, satırlar, sayfalar ve yapraklar görebileceği, başka, yeni, şaşırtıcı düşünceleri okuyabileceği, tanıyabileceği, beynine alabileceği bir kitabın hayali bile insanı hem coşturuyor hem de uyuşturuyordu..." sf. 47

*Bu insan, bu akıl insanı, aklını kaçırmadan on, yirmi, otuz, kırk yıl boyunca bütün düşünme gücünü tekrar tekrar aynı gülünç amaca yöneltir; bir tahtanın üzerinde tahta bir şahı köşeye sıkıştırmak!




*Siyah olan ben, beyaz olan benin yapacağı hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.

18 Temmuz 2013 Perşembe

Sherlock Holmes /Dörtlerin İmzası


 Ya Leyl ile beraber eş zamanlarda okuduğum bir kitap ,kitap çok yoğun bir zamanıma denk geldi hastanelerde ve yollarda okudum hep ;
Ya Leyl cnm eğer bitirmediysen yorumumu okuma :D :D :D
Yorumunu bekliyorum ,
bende o arada çok arzu ettiğim bir kitaba başlıyorum inşaAllah



Holmes ve Watson Hindistan'daki sömürgelerden İngiltere'ye uzanan bir hazine avcılığının sonucunda işlenen cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalışırlar. Kitapta, Sherlock repliklerinin en bilinenlerinden "eğer imkansızı elersen geriye kalan her ne kadar mümkün görünmese de gerçeğin ta kendisi olacaktır" da var






Beni her ne kadar sarmasa da yine çok güzel bir kurgu ile bitti yani aslında olaylar biraz belliydi bir cinayet vakası var ve yine bunu çoğunluğunu çözen tabiki Holmes oldu Watson evlenme teklifi etti ve kabul edildi :) ilginç değil mi birazda duygular girmiş bu kitabımızda işin içine yazar sanırım duygusal bir döneminde yazmış olayda bile biraz duygusallık vardı ,Güzel de bilgiler vardı Hindistan,siyahiler,beyazlar,ingilizler ,kızılderililer hakkında.

Özetleyecek olursam beş değil ama dört yıldızlık bir kitaptı ve aslında aşırı bağlılıklarımızın bizi her zaman iyi yönlere götürmeyeceğini gösterdi bana.Bazen çok samimiyetle bir grubumuz arkadaş çevremiz olur ama her zaman bu arkadaşlığın sonucu iyi olmayabilir....



14 Temmuz 2013 Pazar

Mavi Ayın Altında / Tolga Karanlıkoğlu

Geldim geldim geldim :) Bir harika kitap bitirdim ki sormayın yazarın diğer kitaplarını da en kısa zamanda kendisi ile iletişime geçip çıkmışsa alacağım ki bayıldım
1. kitapmış devamı da var sanırım,



Normalde ben gerçek,realite olayları okumakdan hoşlanırım hayali karakterler beni çoğu zaman sıkar ama her romanda gerçekçi olmayabilir üslubu sürükleyiciliği o zaman devreye girer benim için ve mantıklı şekilde ilerleyiş öne geçer bu seferde....

Öncelikle Tolga Karanlıkoğlu üslübunu değerlendirmek isterim nacizane ;su gibi akıyor cümleler ,kurulan cümleler arasında diğer gelecek cümlelerle kesinlikle bağlantı süper kurulmuş yan, romanda kopukluk asla yok harika bir kurgu var birbirinin devamı şeklinde ki benim için Agatha Christie yi aratmadı diyebilirim bu roman ,benzer yanları çok fazlaydı Türk olarak kendisini hem fantastik öğeleri kullanma,hem polisiyeyi bu kadar güzel kurgulama ve akışını sağlama konusunda tebrik etmek istiyorum


Gelelim romanın konusuna; Sıra sıra gelen cinayetlerin ardında kim var?
Neden katil o şekilde giyiniyor ve kimliği bir türlü çözülemiyor?
Jena ve John harika bir ikili oluşturuyorlar ama sonu nasıl bitecek bu sevginin?
Dedektif bu olayların sır perdesini çözmeden John ile Jena mı çözecek?

 soru cümlelerini yazdım çünkü gerçekten bunların cevaplarını öyle güzel buluyoruz ki sıcağı sıcağına işlenen cinayetler ve bir Psikiyatrik rahatsızlığı olan bir birey :))) kadın mı erkek mi söylemeyeyim onu okudukça siz bulacaksınız.Ve kesinlikle ters köşe oldum hiç beklemediğim bir yerden çıktı katil ki en güzeli de oydu zaten saçmalamadan,bağlantıları tam yerli  yerinde olan bir kurgu ve o kurgunun ters köşe yapması ve merak duygusu benim için kitap özeller listeme girdi
Tüm polisiye seven dostlarıma kitabı temin etmelerini öneriyorum

umarım yazarımız çok daha güzel kapaklar çok daha iyi karton kapaklar ile gelir çünkü içerik olarak bunları hak ettiği bir roman yazma yeteneği var....ki beğenmeseydim bunu da açıkça blogumda yazardım neleri beğenmediğimi ancak eksik gördüğüm hiçbir şey yok romanda.

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.







13 Temmuz 2013 Cumartesi

Nerden Nereye Gittiğimizin Göstergesi

Bir blogda gördüğüm şey ne kadar üzdü beni yav harbiden nerden nereye dedirtti
eskiden insanlar diğer canlıları daha çok düşünürdü bu kesin çünkü şu yapılandan sonra insan daha iyi anlıyor bencil yaratıklar haline geldiğimizi....

Avm nin üstüne insanlar huzursuz oluyor oturamıyor diye bu çivileri yapmışlar kuşlar gelmesin diye


halbuki böyle de yuvalar vardı eskiden.....


teşekkürlerimi sunuyorum

Ne okuyorum 9 )))) Mavi Ayın Altında/Tolga Karanlıkoğlu

Ne okuyorum bu ara çok güzel yazarından imzalı kitaplarımdan birini okuyorum çok iyi gidiyor tam bir polisiye bence yabancı yazarlardan hiçbir eksiği yok yazarın....

Yorumumda görüşmek dileğiyle....Sevgilerimle



Kek



sevgili takipçilerin bugün size herkesin bildiği çoğu insanın sevdiği kek tarifi vereceğim;


Kek için malzemeler
1 su bardağı sıvı yağ
1.5 bardaktan biraz az toz şeker
1 bardak süt
kabartma tozu(isteğe bağlı iki tane de kullanılabilir)
Toz vanilin
Kakao
3 yumurta
Aldığı kadar un


Yapılışı:

Öncelikle kek yapacaksanız sütü yumurtayı yarım saat dışarda bekletmenizi tavsiye ederim.Sıcak daha iyi oluyor.Soğuk olursa kabarmasını ve kıvamını etkileyebilir
Yumurta ve şeker derin bir kapda çırpılır
Daha sonra yağ,süt,isteğe bağlı bir kaşık yoğurtta koyabilirsiniz,
Vanilya eklenir,biraz un ekleyebilirsiniz çırparken çok sıçrama yapmasın diye
Çırpıyoruz güzelce iyice özdeşleşene kadar keki ne kadar çok çırparsanız o kadar iyi olur
en son kabartma tozunu ekleriz ve unu da azar azar ekleyip çırpıcı telle karıştırmaya başlarız kıvamı ne krep gibi sulu ne çok koyu tam ortası olacak şekilde olmalı boza dan biraz daha sıvı kıvamda olmalı
Un tam olarak karışmadı ise blender ile bir kere çırpıp malzememizin bir kısmını başka kaba ayırırız o ayırdığımız a göz kararı istediğiniz yoğunlukta kakao ekler karıştırırız
Kek kalıbımızı yağladıktan sonra önce sade kek karışımını daha sonra kakaoluyu üstüne aynı hizadan dökeriz
180 derece daha önceden ısıttığımız fırına kekimizi atarız
ilk yarım saat kesinlikle açmıyoruz.Daha sonra da açmasanız çok iyi olur ki bir kek 40 45 dk arasında pişmiş olur takriben.
çıkarmakdan eminseniz hemen açıp bir kürdan batırarak kürdana yapışıyormu diye bakabilirsiniz.

Afiyet olsun
Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım :) :)


Ne okuyorum 8 (((Sherlock Holmes (Sör Arthur Conan Doyle) Kızıl Dosya




12 Temmuz 2013 Cuma

Sherlock Holmes/Kızıl Dosya



Bu kitabı sevgili Ya Leyl ile okuduk eş zamanlı olarak nedense baya sarıyor hemde üstüne konuşma imkanımızda oluyor
Onun kitap yorumunu merak ediyorsanız burdan  Tıkkkklayınız!

Dr. Watson karakterinin sözde "Hatıraları"nın ilki 1887'de, Noel'de çıkan yıllık bir dergide yayınlandı. Bir elinde büyüteci, öbüründe kemanıyla Sherlock Holmes sonraki 40 yıl boyunca "danışman dedektif" rolünü tanımlayan karakter oldu. O zamandan beri de çok sayıda takipcisi çıktı. Ancak her şey Kızıl Dosya’da, 221b Baker Street'teki evde başladı; "kuvvetli tütün kokusu"; Scotland Yard'daki profesyonellerle alay etmeler; ve belki de hepsinden öte ve en tuhaf olanı da, açık sözlü bir ordu hekimiyle "ayaklı bir suç takvimi" arasındaki kalıcı dostluk...

Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes'u yaratırken Edinburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki eski hocası Joseph Bell'den esinlendi. Bell'in titiz çıkarımları ve nesnel analizleri, bir "göz uzmanı" olarak Dr. Conan Doyle'un kendi meslek hayatında da önemli bir etkiye sahip olmuştu. Bell ne kadar ciddiyse o kadar cana yakın olan Watson adındaki hekim ise Holmes'un sadık dostu Dr. Watson için bir model oluşturdu. ,,
kaynak:http://www.kitapkokusu.net/index.php/s/263-sherlock-holmes-kzl-dosya.html




Benim kitap yorumumsa şu şekilde;

Öncelikle ilk Sherlock Holmes okumam olduğu için başlarda sanki diline alışmak konusunda zorluk çektim ya dili yada tarzı diyeyim ben ona.Daha sonra birinci bölümün ortalarından sonra işlenenen cinayeti çözmeye çalışan dedektifimiz harika bir akıl yürütme ile olayları çözüyor,
Ama basamak basamak ve çok güzel akıl yürütmeler ve bilgilerle kendisine hayran bıraktı ,
Dr Watson u çok sevdim gerçekten bilgiyi seven ve dedektifimiz ile iyi anlaşan süper bir ikili oldular ve ne maceralara atılacaklar göreceğiz
Bu kitapda ilk olması sebebiyle çok güzeldi Sherlock Holmes ile Dr Watsonun tanışmaları daha sonra dedektifin Watsonu sevip yanına alması ile başlıyor ve birbirinden hiç hoşlanmayan iki dedektif yardım isteği ile danışmanımıza gelir ve yardım isterler ve olaylar bu şekilde başlamış olur

Kitaptan alıntıladıklarım:

Populus me sibilat ,at mihi plaudo ipse domi simul ac nummos contemplor in arca
(Evdeki altın dolu sandık ,yuhları alkış gibi duyuyur..)


not:
Kızıl Dosya da Kızıl yüzlü katilden gelmiş ve Sherlock Holmes böle bir ismi uygun görmüştür.





9 Temmuz 2013 Salı

www.verrr.com

VERRR PAYLAŞMAYI SEVER

Verrr.com u şimdi duydum blogunun duyurusu ile gördüm ve çok beğendim izniyle paylaşmak istedim . Verrr kullanılmayan eşyalarınızı sunabileceğiniz, talep olması halinde ihtiyacı olan birine gönderebileceğiniz bir sosyal sorumluluk projesi. İşleyişi de çok basit; öncelikle siteye üye olup vermek istediğiniz eşyayı ekliyorsunuz. Eşyaya gelen istekler arasında en çok ihtiyacı olanı seçip karşı ödemeli olarak kargoluyorsunuz. Eğer siz de evde bir sürü kullanmadığım eşyam, kıyafetim var diyorsanız mutlaka denemelisiniz...

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Under The Dome İzlendi---Herkese Tavsiye Ederim

Normalde dizi izleyen biri değilim ve film dizi kültürüm hiç yoktur ama bazı arkadaşlardan duyup kendimi kaptırıverdim ve birinci bölümünü izledim hangi dizi mi ? Under The Dome stephen king varsa işin içinde zaten güzel olacağını tahmin etmiştim
birde çok eskiden sadist kitabını okuduktan sonra filmini izlemiştim o da harikaydı

Gerçekten ilk bölümü harikaydı özellikle gizemli olayların olması beni kendine bağladı Komik dizi önerilerinizi de bekliyorum arkadaşlar

Dizi den görüntüler;





şu öndeki çocuğa bayıldım o nasıl bir yakışıklılık ya :D kocam duymasın :) :)


7 Temmuz 2013 Pazar

Taze Meyve Dondurması

Tarif Defterlerimde buldum paylaşmak istedim faydalanan olur diye

Taze Meyve Dondurması
Malum sıcak günlerde çocuklar sık terler ve sürekli dondurma isterler. Eğer içiniz rahat etmiyor ve çocuğunuzun sağlıklı ve katkı maddesi içermeyen gıdalar yemesini istiyorsanız, dondurmanızı kendiniz yapın. Çok basit ve lezzetli bu tarife bayılacaklar.


                                                                           
Malzemeler:
• 1 kg portakal
• 1 kg vişne
• 1 kg kivi

Yapılışı:
1. Portakal ve kivinin kabuklarını soyup suyunu çıkartın.
2. Vişneyide aynı işlemden geçirip hepsinin suyunu ayrı ayrı kaplara alın.
3. Ardından donduracağınız kalıplara dökün ve buzdolabına kaldırın.
4. 15-20 dk sonra spatulaları ortasına koyun ve donmaya bırakın.
5. İstediğiniz zaman çıkartıp servis yapabilirsiniz.
Afiyet Olsun.

Not: Dilerseniz içine biraz şeker ilave edebilirsiniz.

Sinemce Şiir 1* / Kederim Oldun

Bilir miydi yüreğim olmaması gerektiği yerde olmaması gibi davranmayı
Katı kuralları var mıydı hayatın?
Kaç kişiydik iç seslerimle
Ve kaç ses daha çıkmalıydı…
Doğruluk ne zaman pes edecek içimde
Ya da yalanlar ne zaman son bulacak devri alemde
Ben seni sevdim aslında
Kimse hatta kendim bile bilemedim ki ne yaptığımı
Susmak istedim sürekli susmak
Artık konuşmak istemiyorum
Yüzüm gülüyor ama sadece bir gereklilik işte
Sen yoksun;aslında hiç benim olamamışsın
Sana verdiğim her şeyi sen aslında almamışsın ki…
Seni bir tek ben anlayabilirdim oysaki
Aradığın sevgi saygı emek bende vardı
Ama oda tükenmişti
Ne verebilirim ki bundan sonra sana ya da diğerlerine
Kaybettiklerimden kalan kırıntılarla yaşamak zorundayım
Ve sen ayrı dünyalarda
Ayrı insanlarla
Ayrı öyküleri paylaşırken
Ben hep seni yaşıyor yaşatıyor olacağım
Birine verilecek değer uğruna feda edilebileceklerle ölçülseydi
Dünyayı serebilirdim oysaki ayaklarına
Ve sana küçücük yüreğimden kocaman bir parçayı verebilirdim
Güne seninle başlayabilirdim
Günü seninle bitirebilirdim
Kapıyı açtığımda hadi gidiyoruz diyip bilmediğimiz yerlere gidebilirdim
Kumsallara adını yazabilirdim
Ve seni çok sevdiğimi söyleyebilirdim…
Beni anlasaydın
Verdiğim sevgi ile yetinebilseydin
Ve beni farkedebilseydin…
Susmak istiyorum işte
Olmayacak duaya amin demek istiyorum belki
Amin denmeyecek dua isen çık istiyorum
Git istiyorum
Bit istiyorum yüreğimde
Tüken istiyorum
Tüket istiyorum sevgimi
Ve yok ol istiyorum benliğimde
Seni sensiz yaşamak istiyorum
Susmak ,susmak,ve ağlamak istiyorum kaderime….
Değişmeyecek dünyanın düzenine ağlamak istiyorum

Olmayan seninle….

yazan : Sinem kurt 

izinsiz paylaşılamaz telif hakları bana aittir

İçimdeki Çocuk


Ne okuyorum 7*



Agatha Christie / İskemlede Beş Ceset



İskemlede Beş Ceset (One, Two, Buckle My Shoe)

Agatha Christie 

Altın Kitaplar

1990, İstanbul 
  
ISBN: 975-405-053-8 
  
174 Sayfa 
  
Çeviri: Gönül Suveren 

Öncelik olarak bu sefer puanımı vermek istedim kitaba ;bu sabah tersimden mi kalktım ne :) :)

Hava çok güzel ve ben evde kısılmış kalmışım eşimin izni olmaması nedeniyle hiçbir yeri görememek beni bitiriyor.
Neyse yinede cama çıktım boğaz havasını soludum ve şuanda camımın önünde Alttaki resimde göreceksiniz sizlere yorum yazıyorum :)

Saygıdeğer ve başarılı bir diş hekimi, muayenehanesinde ölü olarak bulunur. O gün doktora gelmiş olan çeşitli hastaların her biri bu cinayeti işlemiş olabilir ama hangisi? Ne şans ki, ölürülen Doktor Morley'in hastaları arasında Belçikalı detektifimiz de bulunmaktadır. Poirot bu olayı haddinden fazla karışık bulmaktadır.

Kitap yaklaşık üç günde bitti diyebilirim benim için heyecanlı bol aksiyonlu bir kitaptı.Kişiler çok fazlaydı bazen kafa karıştırabiliyor ama dikkatli okunursa hele ki sonunda yine her zamanki gibi poriot un olayları nasıl çözdüğü çok güzeldi.Gerçi o bölümleri sevmiyorum yani o karakterin ağzından olayların çözümünün anlatılmasını sevmiyorum bir tek bu yönünü sevmiyorum agatha romanlarının.

Beş tam puan alamadı benden oda şu nedenle iskemlede beş ceset diyor ama cidden üç ceset var.
Birde kitabın orjinal adı ile çevirisinin çeliştiğini düşündürdü bana heralde rahmetli yaşasaydı bence kitap ismi çevirmelerine dava açabilirdi.Ya benim ilgilizcem kıttır ingilizcesi iyi olan arkadaşlara sorayım o zaman bunun tam çevirisi iskemlede beş cesetmidir?



Kendimce : :
Ve içimden geldi bu yorumları yazarken iki kuş ağacın üstünde muhteşem bir şekilde öterek cilveleşiyorlar :) biri bir dala konuyor diğeri peşinden biri kaçıyor diğeri peşinden öyle tatlı ki serçeler :) seslerini hiç tarif edemeyeceğim o kadar ihtişamlı ki biilmiyorum bugün bana ne oldu ama ben yazı baharı yeni algılıyorum sanırım düzenimi kurmamdan kaynaklanan birşey....

Herkese saygılar sevgiler yeni kitap yorumumda görüşmek dileğiyle.Yorumlarınızı eksik etmeyiniz inşaAllah